Muhalefet tarafından çokça eleştirilen bu yeni eğitim sistemi taslağı hala bazı yenilemeler geçirse de yakın zamanda son halini alacaktır. Fakat tartışmaları bir süre daha devam edecektir. Eğitim sistemimizdeki bozukluklar ortada bu yüzden değişikliklerin yapılması da kaçınılmaz bir gereklilik. Yeni sistemi genel olarak olumsuz karşıladığımı söyleyemem. Aksine okullaşma seviyesinin artışına sebep olacaktır. Yeni neslimizin en az lise mezunu seviyesinde olması gerektiğini yıllardır istemekteydim.
12 yıl zorunlu eğitim için haklı olan bir endişe de var tabii. Bazı arkadaşlarım ile yaptığım tartışmada öğretmen bir arkadaşımız öğrencilerin “nasılsa zorunlu okumak, kalmadan geçirirler beni.” Deyip işi savsakladıklarını ve aynı mantığın lise kapsamında da devam edeceğini düşündüğünü dillendirdi. Böyle bir savsaklamaya izin vermemek için yetkililerin sınıf geçme-kalma sistemini yeniden gözden geçirip, bu düşünceye izin verecek her türlü uygulamayı ortadan kaldırması şart.
Bu sistem üzerine getirilen bir diğer eleştiri de kız çocuklarının okumalarına engel olunup, evlendirilecekleri veya çalıştırılacakları yönde. Bu eleştiri sebebi de herhalde ilk dört yıldan sonra açık öğretim sistemine geçiş seçeneği sunulması. Ben bunun ilk dört yıl olmasına karşıydım ki bu değiştirilerek ikinci dört yıldan sonra-yani lise döneminde- bu seçenek sunuldu. Böylece kısmen bu endişe yatıştırılmış olundu. Sonuçta bir gerçeği göz önüne almamız lazım ki o da şu an ki sistem de kız çocukları sekiz yılı okuduktan sonra aileler tarafından alıkonulabiliyorlar. Çünkü lise ve sonrasını okuma zorunluluğu yok, devlet bir yaptırım yapamaz. Bugün yeni sistem için bu endişeyi dile getiren muhalefet ve Tüsiad’ın neden aynı eleştiriyi dün dile getirmediğini merak ediyorum! Samimiyet olsa idi bunu çok önceden dile getirmeleri ve bu konuda hükümete baskı yapmaları gerekirdi. Hatta muhalefet öncülük ederek mecliste çalışmayı başlatmış olsa idi herkes destek verirdi.
Yine de benim, lise döneminde dahi olsa, açık öğretim seçeneği sunulması konusunda şüphelerim var. Açık öğretim liselerde ilk değil, son seçenek olmalı. Her kafasına esenin açık öğretim okumasını ben doğru bulmuyorum. MEB heyetinin ikna edilerek bu seçeneğin kullanılması taraftarıyım. Açık Liseler hala bildiğim gibi ise son derece kalitesiz ve köhneleşmiş bir sisteme sahip olduğu bilinmeli. Eğitim şart ama kaliteli bir eğitim gerekli. İçi boş diploma kimseye yarar sağlamaz. Sadece sayısal olarak dışa hoş görünürsünüz o kadar. Aynı şey örgün eğitim için de geçerli.
Açık öğretim üniversitesi okuduğumu bilenlerin açık liseye karşı çıkmamı çelişki olarak karşılayacaklarını tahmin ediyorum. Açık Öğretimin geleceğin eğitim sistemi olduğu gerçeğini rahatça dillendirsem de ülkem insanlarım için şu an en iyisinin örgünde okumak olduğunu düşünüyorum.
Açık Öğretim sanıldığı kadar kolay, basit ve rahatça geçebileceğiniz bir öğrenim şekli değildir. Bu sistemde kendinizin öğrenmesi esastır. Herkes tek başına oturup ders çalışma ve öğrenme becerisine sahip değil. Gençlerimizin de okula karşı tutumları ortada iken onları dizginlemek ve öğrenimlerini sağlamak adına örgün eğitim almaları en doğrusu diye düşünüyorum. Açık Öğretim Üniversiteleri kalitelerini arttırıp, geliştiler ve hala gelişmekteler ama aynı şeyi lise ve altı için söyleyemem. Alt yapı gelişmeden yaygınlaşmasına hoş bakmıyorum.
Ayça MUTLUCAN- STDM YÖN. KUR. ÜYESİ |
